Merih KARAAĞAÇ
Merih, 5 yıldır teknoloji alanında editörlük yapıyor. Bilim, yapay zeka, donanim ve mobil teknolojiler konusundaki yazıları düzenliyor. Bilim ve yapay zeka konularında uzmanlaşmış.
Volkanik patlamalar, doğal afetler arasında en yıkıcı ve öngörülmesi en zor olanlardan biridir.
NASA ve Smithsonian Enstitüsü'nün öncülüğünde yürütülen yeni bir araştırma, uydu görüntüleri ile bitki örtüsündeki değişimleri analiz ederek volkanik aktivitenin ilk işaretlerini tespit etmeyi mümkün kılabilir. Bu yenilikçi yöntem, dünya çapında milyonlarca insanın yaşamını etkileyebilecek patlamalar için hayat kurtarıcı erken uyarı sistemlerinin temelini oluşturuyor.
Dünya genelinde yaklaşık 1.350 potansiyel olarak aktif volkan bulunuyor. Bu volkanların çevresinde yaşayan milyarlarca insan, doğrudan ya da dolaylı olarak risk altındadır. Bir volkanın patlaması durumunda:
Yakın çevrede yaşayanlar lav akıntıları, sıcak gazlar ve kaya fırlatmalarıyla karşı karşıya kalabilir.
Daha uzak bölgeler kül yağışı, hava yolu ulaşımında aksaklıklar ve tarımsal verim kaybı yaşayabilir.
Deniz kenarındaki volkanik aktiviteler tsunami riskini artırabilir.
Volkanik patlamalar önlenemez, ancak onların erken belirtilerini tespit etmek, can ve mal kayıplarını en aza indirmenin anahtarıdır. Uydu teknolojisi, bu erken belirtilerin tespitinde yeni bir sayfa açıyor.
Bir volkan, patlamadan önce yeraltından yüzeye doğru magma yükselmesi yaşar. Bu süreçte:
Karbondioksit (CO₂),
Kükürtdioksit (SO₂) ve
Diğer volkanik gazlar serbest kalır.
Kükürtdioksit, yörüngedeki uydular tarafından kolayca algılanabilir. Ancak karbondioksit, atmosferde zaten bol miktarda bulunduğu için doğrudan ölçülmesi zordur. Volkanik CO₂ emisyonlarını ayrı olarak tespit etmek karmaşık ve çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanır.
NASA’nın son araştırmalarına göre bitkiler, volkanik karbondioksit artışına tepki olarak daha yeşil, daha gür hale gelir. Bu değişim, uydular tarafından kolayca gözlemlenebilir. Böylece bilim insanları, doğrudan gazı ölçmek yerine bitki örtüsündeki değişimleri bir vekil gösterge (proxy) olarak kullanarak volkanik aktivite hakkında bilgi edinebilir.
NASA’nın ve diğer uzay ajanslarının hizmetinde olan birçok Dünya gözlem uydusu, bu amaçla kullanılmaktadır. Başlıca örnekler:
Landsat 8 (NASA & USGS)
Terra (NASA)
Sentinel-2 (Avrupa Uzay Ajansı - ESA)
MODIS (Moderate Resolution Imaging Spectroradiometer)
OCO-2 (Orbiting Carbon Observatory 2)
Bu uydular, belirli spektrumlarda elde ettikleri görüntüler sayesinde ağaçların renk değişimini, yaprak yoğunluğunu ve fotosentez oranlarını analiz edebilir.
Houston Üniversitesi’nden volkanolog Nicole Guinn, Sicilya’daki Etna Yanardağı çevresindeki ağaç yapraklarını analiz etti. Uydu görüntüleriyle toplanan veriler, yer altından yükselen karbondioksitin ağaç yapraklarını etkilediğini ve bunun uydu verilerinde açıkça görülebildiğini ortaya koydu.
Bu, karbondioksit artışıyla bitki tepkisi arasında doğrudan bir korelasyon kurulan ilk çalışmalardan biri oldu.
Chapman Üniversitesi'nden Josh Fisher liderliğindeki ekip, Rincón de La Vieja yanardağının çevresinde hem yerden hem de havadan ölçümler yaptı. NASA’nın AVUELO (Havadan Doğrulama Birleşik Deneyi: Karadan Okyanusa) projesi kapsamında spektrometrelerle elde edilen görüntüler, yapraklardaki fotosentez değişimlerini ortaya koydu.
Elde edilen veriler, bitkilerin volkanik karbondioksite verdiği tepkilerin erken uyarı sinyalleriyle güçlü bir bağlantıya sahip olduğunu gösterdi.
Uzaktan İzleme: Tehlikeli ve ulaşılması zor volkanlarda doğrudan gözlem gerektirmez.
Büyük Alan Taraması: Aynı anda birçok volkanı izlemek mümkündür.
Uygun Maliyet: Tek bir uydudan elde edilen verilerle yüzlerce aktif alan analiz edilebilir.
Güncel Veri: Uydular sık aralıklarla veri topladığı için zaman içinde eğilimler izlenebilir.
Her volkan ormanlık alanda yer almaz; çorak arazilerde bu yöntem kullanılamaz.
Ağaç türleri, karbondioksite farklı tepkiler verebilir.
Hava koşulları, yangınlar veya hastalıklar verilerin yanlış yorumlanmasına yol açabilir.
Karbondioksit kaynaklı değişim ile diğer çevresel faktörleri ayırt etmek zor olabilir.
NASA Ames Araştırma Merkezi’nden Florian Schwandner, 2017’de Filipinler'deki Mayon Yanardağı'nda izleme ağı kurarak karbondioksit ve kükürtdioksit ölçümleri gerçekleştirdi. Bu sistem, yaklaşan patlamayı önceden tespit etti.
56.000 kişi güvenli şekilde tahliye edildi.
23 Ocak 2018’deki büyük patlamada hiç can kaybı yaşanmadı.
Bu olay, erken uyarı sistemlerinin yaşamsal önemini açıkça ortaya koydu.
NASA ve ortakları, uydu ile erken volkan uyarısı sistemini daha da geliştirmek için şu alanlara odaklanıyor:
Makine öğrenimi ile görüntü analizi
Çoklu spektral görüntülerin birleştirilmesi
Ağaç türlerine göre tepkilerin sınıflandırılması
Global volkanik aktivite haritalarının güncellenmesi
Yüksek çözünürlüklü radar ve lidar teknolojileri
Gelecekte, bu sistem sayesinde bir patlama henüz jeologlar tarafından hissedilmeden haftalar veya aylar önce tahmin edilebilir hale gelebilir.
Volkanlar, doğanın en etkileyici ama en yıkıcı güçlerinden biridir. Onların ne zaman, nasıl patlayacağını öngörmek, binlerce hayat kurtarabilir. Uydu ile erken volkan uyarısı, bu öngörüye giden yolda devrim niteliğinde bir adımdır.
NASA’nın yürüttüğü bu araştırmalar, yalnızca volkan biliminde değil, ekoloji, iklim bilimi ve afet yönetimi gibi pek çok disiplinde yepyeni ufuklar açmaktadır. Bitkilerin karbondioksite verdiği doğal tepkileri anlamak, sadece bir patlamayı önceden görmekle kalmaz; aynı zamanda insanlık olarak doğayla nasıl bir denge içinde yaşadığımızı da gösterir.
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.