Uzay teknolojilerinde devrim yaratmaya devam eden SpaceX bugüne kadar inşa edilmiş en güçlü ve en büyük roket olan Starship’in 11. test uçuşunu başarıyla tamamladı. ABD’nin Teksas eyaletinde yer alan Starbase tesisinden gerçekleştirilen fırlatma, hem mühendislik hem de yeniden kullanılabilirlik açısından şirketin geleceğine yön verecek kritik bir dönüm noktası oldu. 123 metrelik dev roket, bu uçuşta önceki görevlerin tümünü eksiksiz yerine getirerek, Starship programının istikrar kazandığını bir kez daha gösterdi. Üstelik bu test, Version 2 (V2) modelinin son uçuşu olması nedeniyle tarihi bir önem taşıyor.
SpaceX, her testte yeni bir teknolojiyi denemeye ve roketin güvenilirliğini artırmaya devam ediyor. 11. uçuş, şirketin V3 ve V4 modellerine geçmeden önce, mevcut sistemlerin sınırlarını görmek için planlanmıştı. Tüm aşamaların başarıyla tamamlanması, Starship’in gelecekte insanlı görevlerde kullanılmasının önünü açıyor. Özellikle Mars ve Ay görevlerine hazırlık açısından bu test, SpaceX’in mühendislik kabiliyetinin geldiği noktayı net biçimde ortaya koydu.
Starship programında yeni dönem: Version 3 ve 4 ufukta
Elon Musk liderliğindeki SpaceX, Starship programını sürekli olarak daha büyük, daha güçlü ve daha verimli roketlerle geliştirmeyi sürdürüyor. 11. test uçuşunun tamamlanmasıyla birlikte, gözler artık Version 3 (V3) ve “Future Starship” adı verilen Version 4 (V4) modellerine çevrildi. V3 modelinin 124,4 metre yüksekliğe ulaşması beklenirken, V4 modelinin ise tam 142 metre uzunluğa sahip olacağı belirtiliyor. Bu, bugüne kadar inşa edilmiş en büyük roket anlamına geliyor. Musk, 2025 yılı ortasında tanıttığı yeni nesil “Future Starship” konseptinde, roketin 42 adet Raptor motoru ile donatılacağını açıkladı. Bu sayede fırlatma gücünün mevcut modellere kıyasla çok daha yüksek olması hedefleniyor. 2027’de uçması planlanan bu dev versiyon, Ay ve Mars görevlerinde ana taşıyıcı olarak görev yapacak. Bu doğrultuda, SpaceX’in test uçuşları yalnızca mevcut görevleri değil, aynı zamanda gelecekteki insanlı görevlerin altyapısını da oluşturuyor.
Yeni modellerle birlikte Starship programı, hem NASA iş birliklerinde hem de Starlink uydularının toplu fırlatmalarında kilit bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. Özellikle yeniden kullanılabilirlik konusunda elde edilen deneyimler, uzay taşımacılığının maliyetini dramatik biçimde düşürme potansiyeline sahip.
Yeni iniş stratejisi: Super Heavy motor konfigürasyonu test edildi
Test uçuşunun en dikkat çekici yeniliklerinden biri, Super Heavy güçlendiricisinin (booster) iniş stratejisinde yapılan değişiklik oldu. Bu uçuşta SpaceX mühendisleri, roketin iniş aşamasında yeni bir motor sekansı denedi. Güçlendirici, alçalma sırasında önce 13 motorunu aynı anda ateşledi, ardından yönlendirme ve yörünge düzeltme aşamalarında 5 motorla inişi sürdürdü. Bu yöntem, hem motor arızalarına karşı yedekleme güvenliği sağlamak hem de gelecekteki V3 Super Heavy yapılandırmasını simüle etmek amacıyla geliştirildi. SpaceX, bu sistemin sayesinde hem enerji verimliliğini artırmayı hem de iniş doğruluğunu iyileştirmeyi hedefliyor. Deney sırasında elde edilen verilerin, V3 motor diziliminin son tasarımında doğrudan kullanılacağı belirtiliyor. Bu test, şirketin çok motorlu sistemlerde hata toleransını artırmaya yönelik uzun vadeli planlarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Her bir Raptor motorunun bağımsız olarak kontrol edilebilmesi, Starship’in gelecekte insanlı görevlerde çok daha güvenli hale gelmesini sağlayacak.
Super Heavy Booster yeniden kullanımda büyük başarı gösterdi
Kalkıştan yaklaşık 2,5 dakika sonra Starship, Super Heavy güçlendiricisinden ayrıldı. Booster, planlandığı gibi Meksika Körfezi üzerinde yönünü değiştirerek güvenli bir iniş gerçekleştirdi. İniş süreci, kalkıştan yaklaşık 6,5 dakika sonra tamamlandı ve SpaceX, bu dalışı “mükemmel hassasiyetle” tanımladı. Daha da dikkat çekici olan, bu güçlendiricinin daha önce 8. test görevinde de kullanılmış olmasıydı. Bu durum, SpaceX’in yeniden kullanılabilirlik konusunda ne kadar ilerlediğini bir kez daha gösterdi. 33 Raptor motorundan yalnızca 9 tanesinin değiştirildiği açıklandı. Bu, bakım maliyetlerinin önemli ölçüde azaldığına ve sistemin dayanıklılığının arttığına işaret ediyor.
SpaceX, bu başarıyı gelecekteki ticari fırlatmalarda da uygulamayı hedefliyor. Böylece, her fırlatmanın maliyetinin katlanarak düşmesi ve Starship sisteminin ticari olarak sürdürülebilir hale gelmesi amaçlanıyor. Starship’in üst aşaması olan Ship, uçuşun ikinci kısmında bir dizi önemli test gerçekleştirdi. Bunlardan ilki, uzay ortamında Raptor motorunun yeniden ateşlenmesi oldu. Bu test, gelecekteki Ay ve Mars görevleri için hayati bir aşama olarak değerlendiriliyor. Çünkü uzun mesafeli görevlerde motorun uzayda güvenle tekrar çalıştırılabilmesi, dönüş manevraları ve yörünge düzeltmeleri için kritik öneme sahip.