İlk portre deneyimini 2016’da iPhone 7 Plus ile yaşamıştık. O zamanlar çift kamera sistemi yeni çıkmıştı ve bokeh efekti fotoğrafın sadece belirli kısımlarını bulanıklaştırabiliyordu. Ancak kalabalık ortamlarda odaklama zor oluyordu sahneye giren en ufak bir hareket bile sistemi şaşırtabiliyordu. Cosplay karakterlerinin aksesuarları kılıçları veya kanatları netlik kaybına uğruyor hatta bazen kopuk görünüyordu. Bu durum kullanıcıların beklentisini sınırlamıştı. Yine de o dönem için Portre Modu mobil fotoğrafçılığın önemli bir kilometre taşıydı. Apple’ın algoritmaları sensörlerle birlikte yazılımın neler başarabileceğini göstermeye başlamıştı. O günden bugüne geçen yıllarda Apple’ın bu alanda yaptığı iyileştirmeler dikkat çekici bir hızla arttı.
iPhone 17 Pro Max ise bu mirası alıp başka bir seviyeye taşımış durumda. New York Comic Con gibi kalabalık ve ışık değişkenliğinin yüksek olduğu ortamlarda bile cihaz kusursuz portreler çekebiliyor. Artık bokeh etkisi bir yazılım denemesi olmaktan çıkıp fotoğrafın doğal parçası haline geliyor. Özneyi arkadan gelen binlerce kişi arasında bile ayırt edebiliyor. Aydınlatma koşulları değişse de ton geçişleri yumuşak kalıyor. Bu sayede sahne içindeki karakterler net fonlar ise zarif biçimde yumuşak hale geliyor. Apple portreyi sadece bir efekt olmaktan çıkarıp sanatsal bir anlatı aracına dönüştürmeyi başarmış durumda.
iPhone 17 Pro Max farkını nasıl hissettiriyor
Yeni jenerasyon donanımın merkezinde gelişmiş yapay zeka destekli görüntü işleme var. iPhone 17 Pro Max ışık koşullarına anında uyum sağlayan bir sistem kullanıyor. Yüz tanıma motoru yalnızca ana özneyi değil onun üzerindeki kostüm detaylarını da algılayabiliyor. Saç tellerinden parlak lens yansımalarına kadar küçük ayrıntılar net biçimde korunuyor. Eski modellerde görülen bulanıklık veya kenar kesilmesi neredeyse yok oluyor. Artık kamera aksesuarları pelerinler maskeler gibi detayları doğru bir derinlik düzleminde işliyor. Portre Modu adeta stüdyo ortamı kurulmuş gibi bir atmosfer yaratıyor. Çekim sonrası düzenleme ihtiyacı da büyük ölçüde ortadan kalkıyor.
Cihazın A19 Pro işlemcisi ve yapay zeka çekirdekleri sayesinde derinlik haritaları gerçek zamanlı hesaplanıyor. Bu da pozlama ve odak arasında daha doğal geçişler sağlıyor. Kullanıcı f-stop ayarını istediği gibi değiştirerek arka planı daha fazla veya daha az bulanık hale getirebiliyor. Comic Con gibi renkli etkinliklerde bu özellik büyük avantaj sağlıyor çünkü ortam ışığı sürekli değişiyor. Buna rağmen iPhone 17 Pro Max sahnenin ruhunu sabit bir kaliteyle yakalıyor. Birkaç küçük düzenleme dışında fotoğraflar doğrudan paylaşılabilecek kadar temiz ve dengeli. Bu da genç içerik üreticileri için hız ve verim anlamına geliyor.
Mobil fotoğrafçılığın geleceğine açılan kapı
Apple’ın portre modunda yaptığı bu ilerleme mobil fotoğrafçılığın geleceğine dair net bir fikir veriyor. Artık telefonlar sadece anı yakalamıyor aynı zamanda o ana derinlik ve duygusal ton kazandırıyor. iPhone 17 Pro Max profesyonel kameralarla yarışan sonuçlar ortaya koyuyor. Üstelik tüm bunları cebinizdeki cihazla yapabiliyorsunuz. Gelişmiş derinlik sensörleri ve yapay zeka birleşimi kullanıcıların yaratıcılığını sınırlamadan fotoğrafçılığı demokratikleştiriyor. Herkes birkaç dokunuşla profesyonel kareler üretebiliyor. Bu durum sosyal medyada içerik kalitesini de belirgin biçimde yükseltiyor.
Portre Modu artık yalnızca yüz tanıma değil duygu tanıma düzeyinde çalışıyor. Işık yönü yüz açısı ve renk dengesi otomatik olarak optimize ediliyor. Bu sayede günün hangi saatinde olursanız olun sonuç aynı profesyonellikte kalıyor. Apple’ın sürekli yazılım güncellemeleriyle bu özelliği geliştirmeye devam etmesi ilerleyen yıllarda mobil fotoğrafçılığın çok daha güçlü bir hale geleceğini gösteriyor. iPhone 7 Plus ile başlayan bu yolculuk iPhone 17 Pro Max ile yeni bir zirveye ulaştı. Portre modu artık bir özellik değil Apple kullanıcıları için bir sanat alanı haline geldi.
Henüz yorum yapılmış haber bulunmuyor