Yapay zeka tabanlı araçların e-ticarete girişi rekabeti sertleştiriyor. Amazon, Perplexity AI’ın Comet adlı tarayıcı ajanının kullanıcılar adına kendi platformunda alışveriş yapmasını engellemek için hukuki adım attı. Şirket, Comet’in bir insan gibi davranarak bot olduğunu gizlediğini ve hizmet şartlarını ihlal ettiğini belirtiyor. Bu durumun satın alma süreçlerini bozduğu ve güvenlik riskleri oluşturduğu savunuluyor. Perplexity ise bu iddialara sert yanıt veriyor ve Amazon’un yenilikleri engellediğini savunuyor. Taraflar arasındaki tartışma, yapay zeka ajanlarının e-ticaretteki rolü konusunda sektör için erken bir dönüm noktası oluşturuyor. Bu çatışmanın arka planı, reklam gelirleri ve kullanıcı kontrolü gibi kritik başlıklara dayanıyor. Gerek teknoloji şirketleri gerek tüketiciler açısından bu tartışmanın büyümesi muhtemel.
Amazon’un daha önce de Perplexity'yi uyardığı belirtiliyor. Kasım 2024’te benzer bir uyarı gönderilmişti ve Comet’in alışveriş faaliyetlerini durdurması istenmişti. Buna rağmen Perplexity, Comet’i 2025 yazında Chrome tarayıcısı gibi davranacak şekilde çalıştırmaya devam etti. Amazon bu kullanım biçimini güvenlik ve deneyim açısından tehdit olarak görüyor. Amazon ekosistemi, müşteri deneyimini sıkı kontrol eden bir yapıya sahip olduğundan yapay zeka ajanlarının sisteme dahil olması stratejik bir risk teşkil ediyor. Bu nedenle hukuki dil sertleşmiş durumda ve platform tarafı kendi sınırlarını belirliyor.
Perplexity: “Zorbalık yenilik değildir” mesajı
Perplexity AI cephesi olaylara tamamen farklı açıdan bakıyor. Şirket, Amazon’un bu hamlesini kullanıcı haklarını kısıtlama girişimi olarak tanımlıyor. Perplexity’nin iddiasına göre Amazon, yapay zeka destekli ajanların web’de özgürce işlem yapmasının kendi reklam gelirlerine zarar vereceğini düşündüğü için engelleme yoluna gidiyor. Comet’in bir “bot” olmadığını söyleyen Perplexity, sistemin kullanıcı izniyle çalışan kişisel bir yardımcı olduğunu savunuyor. Bu yaklaşım, yapay zeka ajanlarının standart tarayıcılardan ayrışan konumunu gösteriyor. Şirket ayrıca Amazon’un taleplerini “hukuki zorbalık” olarak nitelendiriyor.

Bu tartışma yalnızca iki şirket arasındaki bir sürtüşme değil, aynı zamanda dijital ekosistemin geleceği için temel bir fikir ayrılığı. Perplexity, internetin kullanıcı merkezli bir yapıya evrilmesi gerektiğini vurguluyor. Kullanıcıların kendi hesap bilgileriyle çalışan yardımcıların engellenmesinin ayrımcılık niteliği taşıdığını savunuyor. Bu bakış açısı, yapay zeka ajanlarının tarayıcı deneyimini dönüştüreceği fikrine dayanıyor. Teknoloji dünyasında bu vizyon giderek popülerleşirken büyük platformların tepkisi kritik önem taşıyor.
Yapay zeka alışveriş ajanları yeni dönemi başlatıyor
Comet yalnızca bir örnek. OpenAI’ın ChatGPT Atlas’ı ve Opera’nın Neon projesi benzer “ajan tarayıcı” yaklaşımını takip ediyor. Bu araçlar formları doldurabiliyor, rezervasyon yapabiliyor, ürün satın alabiliyor ve karar süreçlerini otomatikleştirebiliyor. Böylece kullanıcılar pasif arama değil, aktif görev yönlendirme deneyimi yaşıyor. Ancak bu dinamizm büyük platformlar için gelir kaybı ve veri kontrolü riski yaratıyor. Reklam odaklı ekosistemlerin yerini görev odaklı bir web ortamı alabilir. Bu nedenle büyük teknoloji devleri yapay zeka aracılarının sistemlerine erişimini sınırlama eğiliminde olabilir.
Bu dönüşüm, alışverişten finans işlemlerine kadar geniş bir alanda etkili olacak. Eğer yapay zeka ajanları pazar erişiminde kısıtlamalarla karşılaşırsa inovasyon hızı yavaşlayabilir. Ancak platformların güvenlik ve kullanıcı deneyimi gerekçeleri de görmezden gelinemez. Burada dengeyi bulmak kritik hale geliyor. Mevcut tartışma, bu yeni düzenin nasıl şekilleneceğine dair ilk örneklerden biri olarak değerlendiriliyor.
Rekabet, güven ve geleceğin web modelinin mücadele alanı
Bu gerilimin temelinde üç ana konu öne çıkıyor. Birincisi rekabet ve kontrol: Platformlar müşteri ilişkisinin merkezi olmaktan vazgeçmek istemiyor. İkincisi güvenlik: Kimlik bilgilerinin yapay zeka ajanları tarafından kullanılmasının riskleri tartışılıyor. Üçüncüsü ise kullanıcı özgürlüğü: İnsanlar kendi verileri ve hesapları üzerinde tam kontrol isteyebilir. Bu dinamikler teknoloji hukukunun önümüzdeki dönemde sıkça tartışacağı başlıklar olacak. Yapay zeka ajanlarının ekonomik etkisi de göz ardı edilemez. Reklam modelleri, e-ticaret komisyonları ve alışveriş yönlendirmeleri bu dönüşümden doğrudan etkilenecek. Dolayısıyla sadece bir teknik çatışma değil, ekonomik model savaşı yaşanıyor.
Bu davaya benzer süreçler farklı sektörlerde de görülebilir. Seyahat rezervasyon platformları, bankacılık uygulamaları ve içerik dağıtım ağları yapay zeka aracılarının kullanımını sınırlandırabilir veya entegre çözümler geliştirebilir. Sonuç ne olursa olsun bu tartışma, internetteki güç dağılımının yeniden tanımlandığı bir dönemin başlangıcı. Büyük şirketler ile yapay zeka girişimleri arasındaki denge ise uzun süre gündemde kalacak.